ÇOCUK TİYATROSU UYGULAMALARINDA SAHNELEMEDE YAŞANAN SORUNLAR(*)  

Ali Nihat YAVŞAN
Tiyatro Pembe Kurbağa
Genel Sanat Yönetmeni


Öncelikle böyle bir çalıştayı düzenleyen Assitej Türkiye Merkezi ve Ankara Üniversitesi’ne bu sorunu tartışma platformuna taşıdıkları için kendim ve kurumum adına teşekkür etmek istiyorum.

Ülkemizde çocuk tiyatrosu uygulamalarında sahnelemede yaşanan sorunların ana nedeni Çocuk Tiyatrosunun uzmanlık gerektiren bir olgu olduğunun atlanmasıdır. Bu uzmanlık hem çocuğun gelişim özelliklerinin yeterince tanınması hem de tiyatro yapmak için gerekli koşulları üzerimizde bulundurmamızla tamamlanabilir. Çocuğun gelişim özelliklerinin yeterince değerlendirilmemesi sonucu olarakta ne yazık ki “ çocuğa rağmen ” tiyatro yapılmaktadır. Bu “ çocuğa rağmen ” tiyatro anlayışı ya estetik kaygılarla ( oyuna ve çocuğa uygun olmadığı halde sırf sahneye yakıştığı gerekçesiyle ) yapılmakta yada ekonomik kaygılarla ( sırf para kazanmak için ) yapılmaktadır. Sonuç olarak ikisinde de çocuğa zarar vermesi kaçınılmazdır. Bu bağlamda seyircimiz olan çocuğun gelişim özelliklerini bilmek zorundayız. Çocuğun gelişim özellikleri ise;

1) Motor gelişim
2) Algısal gelişim
3) Dil gelişimi
4) Sosyal gelişim,
5) Bilişsel gelişim dir.

Bu özellikler her yaş grubu için değişmektedir. Buna göre ; öncelikle tiyatro yapacağımız yaş grubunu saptamamız gerekmektedir. Ayrıca her oyunun ulaşabileceği yaş grubu da değişebilir. Bu noktada da sahneye koyucunun ve oyuncuların oyuna gelen seyircinin ortak özelliklerine göre oyunu şekillendirmesi gerekir.

SORUNLAR – ÇÖZÜMLEMELER

Kuşkusuz ki altta ele alacağımız sorunlar ve çözümleri tiyatro anlayışımıza göre değişebilir. Bu nedenle ; Tiyatro Pembe Kurbağa olarak yaşadığımız sorunları ve çözümlerini bizim tiyatro anlayışımıza göre sizlerle paylaşmak istiyorum.

SAHNE MEKANLARI ; Önceleri her tiyatro gibi gerek zorunluluktan gerekse alternatif tiyatro mekanları olmamasında kaynaklı olarak “çerçeve sahne “ lerde oyunlarımızı sahneliyorduk. Bu mekanlarda oyun izleyen çocuklar hem koltuklarda hem de kocaman tiaytro mekanında adeta kayboluyorlar , oyunu izleyemiyorlardı . Bunun sonucu olarak çocuklara uygun bir sahne mekanı yaratmaya çalıştık. Sahne mekanımızı arena sahne gibi ortada oyun anlayışına uygun olarak tasarladık. Çocukların oturacağı basamaklar mimarların görüşü alınarak çocuk yaş gruplarının ergonomileri düşünülerek , 1. Sıra 30 cm , 2.sıra 32 cm, 3. sıra da 35 cm yüksekliğinde , bir sırada yetişkin yüksekliği olan 40 cm yüksekliğinde tasarlandı. Oturma alanı çocukların hareketini kısıtlamayacak şekilde aralarında bölümlemeler olmadan şekillendirildi. Ayrıca teknik koşulları da asgari ölçülerde çözümledik. Özellikle Türkiye de bir ilk ve şu an için tek olan “BEBEK TİYATROSU “ nda ise orta oyun alanına minderler ve halılarda konularak 0-3 yaşa uygun sahne mekanı çözümlemesi de sağlanmaktadır.

Bizler Özel çocuk tiyatroları olarak , günümüz koşullarında yaşamak için oyunu seyircimizin ayağına götürmek zorundayız. Çünkü değişen koşullarla her zaman seyircimiz bizim mekanımıza gelememektedir. Bu bağlamda da gittiğimiz yeri sahne mekanı olabilecek özel bir yer şekline dönüştürmeliyiz . Bunun için de taşınabilir sahne ekipmanlarıyla (back-drop) gittiğimiz alanı özel bir sahne mekanı haline dönüştürmekteyiz. En büyük sorunlardan biri de bize göre budur. Sahne gerisinde ipin üzerine atılan sıradan bir kumaş yada oyuna hizmet etmeyen boyalı panolar bizlerin sahne mekanı olamaz.

OYUNCULUK ; Ne yazık ki çocuk tiyatrosunun en büyük sorunu nitelikli oyuncu bulmada ki zorluktur. Oyunculuk eğitimi almış oyuncuların büyük bir çoğunluğu çocuk tiyatrosu yapmak istememektedir. Bu nedenle de elimizdeki oyuncuları yetiştirmek ayrıca çocukların gelişim özellikleriyle donatmamız gerekmektedir. Bizler de bunu yapmaya çalışıyoruz. Çocuğa saygılı ve seven oyuncular yetiştirmeye çalışmaktayız.

MÜZİK – DANS ; Hepimizin bildiği gibi bir çok tiyatroda gerek oyun mekanlarının büyüklüğünden gerekse de oyuncuların şarkı söyleyememesinden kaynaklı olarak müziklerde playback kullanımı yaygındır. Bunun da önemli bir sorun olduğu açıktır. Salonda oyunu izlemekte olan çocuk yüksek bir sesle irkilmekte rahatsız olmaktadır. Oysa ki şarkının canlı söylenmesi , canlı müzik yapılması bizim tiyatro anlayışımıza göre doğru olandır. Ancak hem ekonomik koşullardan kaynaklı canlı müzik kullanımını her oyunda yapamamakla birlikte , şarkıyı her koşulda müziğin üzerine canlı söylemekteyiz. Şarkıyı müziğin üzerine söylediğinizde ister istemez oyuncunun sesinin duyulması için müziği düşük kullanmak zorunda kalırsınız. Bu da oyundaki çocuğun rahatsız olmaması anlamına gelir. Canlı müzik kullanımında ise , zaten bu sorun, sorun olmaktan çıkmaktadır. Dansta, çocuğu oyuna bağlayan önemli unsurlardan biridir. Müzik , dans gibi unsurlar , doğru kullanıldığında kısa bir dikkat süresi olan çocuğu oyuna bağlamakta dikkat süresini arttırmaktadır. Bunlar özellikle “BEBEK TİYATROSU” nun önemli bir unsurudur.

TASARIM ; Oyunda ki çevre ve kostüm tasarımı da çocuk tiyatrosunda ki belli başlı sorunlardandır. Kostüm diye oyuna hizmet etmeyen, sırf çocuğun dikkatini çekmek amacıyla özensiz hatta gündelik giysilerin üzerine giyilerek oynanan oyunlarda , hem oyuncu kendine hem de seyircisi çocuğa saygı duymamaktadır. Öncelikle çocuk tiyatrosunda çocuğa saygı ön koşul olmalı , kostüm ve çevre tasarımı oyuna hizmet etmelidir. Sırf güzel diye sahne üzerinde her hangi bir obje kullanılmamalıdır. Anton Çehov un dediği gibi “ Eğer oyunun birinci sahnesinde duvarda asılı bir silah varsa , o silah üçüncü sahnede patlamalıdır. “ Yani oyunda sadece gerekli olan aksesuarlar kullanılmalıdır. Bir başka deyişle eksiltmeli dekor tasarlanarak çocuğun düş gücüne olanak tanınmalıdır. Özellikle “BEBEK TİYATROSU” nda 0-3 yaş gelişmenin en hızlı olduğu dönem olduğundan zengin bir uyarıcı çevreye ihtiyacı vardır. Bu nedenle sahne tasarımı yaparken uyarıcı etmenleri düşünmek zorundayız. Merak duygusunu arttırıcı öğeler kullanmak oyunun akışı açısından son derece önemlidir.

Ayrıca dekor tasarımının taşınabilir hafif olması da seyirciye giden tiyatrolar açısından önemlidir.

KUKLA ve GÖLGE TEKNİKLERİ ; Sırf çocukların ilgisini çekiyor düşüncesiyle elde sallanan bir kukla , yada popüler müziklerle dans eden kukla anlayışı çocuk tiyatrosunun sorunlarından biridir. Oysa ki bu tür tekniklerin kullanımı oyunu zenginleşmektedir. Özellikle “BEBEK TİYATROSU “ nda kukla , çocuğa kavramları aktarmakta en büyük yardımcıdır.

SÜRE ; Oyunların süreleri ve bölümlemeleri de çocuk tiyatrosunun sorunlarından biridir. Bir çok çocuk tiyatrosunda oyunlar iki perdedir. İki perdelik yapılmasında ki en büyük etmen ticari kaygılardır. Ara da büfeden yapılacak satış düşünülmektedir çoğu zaman . Özellikle küçük yaş seyircisi açısından bu durum ,çocuğun dikkatinin dağılmasına oyundan kopmasına neden olmaktadır. Bu nedenle biz oyunların tek perde olmasını önemsemekteyiz. Çocukta ki dikkat süresinin azlığı sorunu, oyunda kullanılacak tricklerle aşılabilir. Oyuncu ve sahneye koyucu, sahne matematiğiyle, oyunun kurgulamasıyla bu sorunu çözümleyebilir. Kendi deneyimlerimizle 3- 6 yaş çocuğu 50 dakikalık tek perdelik bir oyunu rahatlıkla izleyebilmektedir. “BEBEK TİYATROSU “ nda ise süreyi 35 dakika olarak kullanmaktayız.

SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ ;

Türkiye ‘deki Çocuk tiyatrosunun gelişebilmesi ,doğru bir çizgiye gelebilmesi için ana koşul devlet politikasında sanata bakışın iyileşerek hem merkez yönetimlerce hem de yerel yönetimlerce alternatif çocuk tiyatrosu mekanlarının, uzmanlar eşliğinde geliştirilmesi ve yapılması gerekmektedir. Ancak günümüzde değil tiyatro açmak varolanları da kapatmaya çalışan politikayla düzelmeyeceği gün gibi ortadadır. Geriye tek bir alternatif kalmaktadır. Çocuk tiyatrosu “ Don Kişot” larının artması…

Yine aynı düzlemde akedemisyenlerin artık şapkalarını önlerine koyup düşünme zamanlarının geldiği , hatta geçtiğidir. Yurtdışında ki çalışmaları izlemeleri elbette önemlidir . Hatta orada edindikleri birikimleri ülkemizdeki çocuk tiyatrosuna aktarmaları ülkemizdeki çocuk tiyatrosunun gelişimi açısından çok önemlidir. Ki burada sayın Tülin Sağlam‘la bir sohbetimizin sonuçlarını söylemeden geçemiyeceğim.Sevgili Tülin tiyatromuzu 2005 yılında ziyaret ettiğinde yurtdışındaki “Story Telling “ nden söz ederek ,” Burada “Story Telling çok güzel olur demesi , bizim “BEBEK TİYATROSU “ konusunda ufkumuzu açan nedenlerden biri oldu .

Akedemisyen arkadaşların ülkemizde de yapılan çalışmalara özel önem vermeleri ve özellikle izlemeleri , görüş bildirmeleri gelişimi hızlandırması açısından çok önemlidir. Burada bir örnek vermeden geçemiyeceğim. Geçen dönem tiyatro bölümü öğrencisi genç bir arkadaşımla konuşma olanağı bulup , tez konusunun BEBEK TİYATROSU olduğunu öğrendim. Ancak ne yazık ki ülkemizde herhangi bir araştırması olmadığını nedeninin de ülkemizde “BEBEK TİYATROSU “ yapan olmadığını söylemesi hayli düşündürücüydü. Böyle bir tez içeriği nasıl akedemisyen arkadaşlarımızın gözünden kaçar . Yada ülkemizde “BEBEK TİYATROSU “ olduğunu kendileri de bilmiyorlar mı acaba ? Durum böyleyse daha da üzücü bir olayla ile karşı karşıyayız demektir. Dünya da ki “BEBEK TİYATROSU “ örnekleri kurumsal olarak 2005 yılında başlamış , biz ise 2006 yılında “BEBEK TİYATROSU “ çalışmalarına başlamışız. Bu yadsınamıyacak bir gerçektir. Şu anda “BEBEK TİYATROSU “ nda 7. Sezonumuzla ve 148 kere perde açmış durumdayız.

Geliyoruz eğitim sorunsalına , çocuk tiyatrosu konusunda üniversitelerin tiyatro bölümlerinde tiyatro dersleri yanında , çocuk tiyatrosunun özel olarak ele alınarak , eğitim pedegojisi , çocuk psikolojisi gibi derslerle donatılmalıdır. Dışarıda çocuk tiyatrosu konusunda yapılacak çalışmalarda , masterclass çalışmaları açılmalı konunun uzmanları tarafından çocuk tiyatrosu yapanlar bilgilendirilmelidir. Kişisel olarakta bu işi iş olarak edinmek isteyen arkadaşlarında kendi eksiklerini görüp kendilerini geliştirmelerinden başka çözüm göremiyorum.

Çocuk tiyatrosu yapanların örgütlenerek kendi mesleki yapılarını oluşturmaları, işin bir diğer ayağıdır. Örgütlenmenin bir an önce yapılanması ve bu yapılanmayla birlikte grup içi çalışmaların hızlandırılması yapılabilecek en önemli işlerdendir. Sonuç olarak Çocuklar Tiyatrosuz Kalmasın diyerek sözlerime son veriyorum.

* Bu bildiri Assitej Türkiye Merkezi ve Ankara Üniversitesi işbirliğiyle yapılan Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Çalıştayı'nda sunulmuştur. / 17 Mart 2013, AÜ Eğitim Bilimleri Fakültesi.

** Yazıyı yayınlamak ya da yazıdan alıntı yapmak için lütfen izin alınız..

   
« Önceki Sayfa